Tarihi-Coğrafya
- Ayrıntılar
- Cuma, 18 Ekim 2013 08:10 tarihinde yayınlandı.
- Gösterim: 71706
Tokat’ın Tarihi ve Coğrafi yapısı
iLİMİZİN TARİHİ
ESKİ İSİMLERİ
KOMANA (ANTİK BİZANS)
EVDOKSİA, DOKİA (ANTİK BİZANS)
DOKAT (ARAP)
KAH-CUN (İRAN)
DAR ÜN-NUSRET (SELÇUK)
SOBARU (MOĞOL)
DAR ÜN-NASR (YILDIRIM BEYAZIT,OSMANLI DEVLETİ)
TOKAT (OSMANLI VE CUMHURİYET DÖNEMİ)
Tokat,uygarlıkların merkezi olan Anadolu' da, zengin doğal kaynakları, jeostratejik konumu nedeni ile, beyliklerin, devletlerin ve imparatorlukların yaşama ve fetih alanı olmuştur. Orta karadeniz dağlarından güneye, Anadolu'nun içlerine doğru, değişik rakımlarda dizi dizi yaylalar, ovalar, bağ ve bahçeler içindeki akarsularıyla, Dünyada benzeri az olan bu cennet İlimiz, canlı ve zengin tarihinin izlerini bugün de yaşatmaktadır.
Tokat Merkez olmak üzere, Zile'den Reşadiye'ye, Erbaa ve Niksar'dan Artova'ya kadar, ilçe ve köylere yayılmış sayısız tarihi varlıklarımızın pek çoğu, 5000 yıldan bu yana istilalar, savaşlar, depremler ve tahribatlarla yok olmuş veya yıkılmışlardır. Yer altında kalanlar gün ışığına çıkarılmayı beklerken, günümüze kadar oluşan pek çok anıt eser de yeterince korunamamaktadır. Büyük Atatürk'ün "Misak-ı Milli" diyerek, sınırlarını çizdiği engin tarihi değerlerini araştırmak, ortaya çıkarmak, korumak, yeni kuşaklara ve tüm dünyaya tanıtmak, kültürümüzün, yurt sevgimizin bugünü ve geleceği için milli görevimizdir.
Büyük Hitit İmparatorluğu batıdan gelen Balkan kavimleri önünde dağılıp güney doğuya göçerken, Balkan asıllı Frig kavimleri, 500 yıl sürecek uygarlıklarını Anadoluda kurmaya başlarlar. Sonraları. doğudan güçlü Pers, batıdan Büyük İskender istilası Anadoluyu baştan sona aşar. M.Ö. 4. yüzyıla geldiğimizde, bölgenin eski halkı hatti'ler, Hitit'ler, Hurri'ler Mitanni'ler, Frig'ler zaman içinde yeni kavimlerle kaynaşmış, terk ettikleri kentler üzerine, Pers, Helenistik ve Pontus kentleri kurulmaya başlanmıştır. Tokat ilindeki Kelkit, Yeşilırmak ve Çekerek nehirleri boyunca kurulu Hitit ve Frig yerleşim alanları, M.Ö. 2500-400 arasında, yüksek düzeyde sanat ve kültür yaşamına sahip olmuştur.
M.Ö. 6. yüzyıl ortalarından, 4. yüzyılın sonuna kadar Pers egemenliğine giren Anadolu'da Tokat ve çevresini yöneten güçlü Satrapları M.Ö. 333 de Büyük İskender'in hızlı ve hırslı istilası ile şaşkına dönen mağrur Pers kralları teslim olurken, Anadolu'da helenistik çağ başlamaktadır. 300 yıl süren ve sanat etkinliklerinin zirveye çıktığı bu dönem daha sonra Roma'ya miras kalacaktır.
M. Ö. 1. yüzyılda küçük Asya fethine gireşen roma imparatorları, batıdan başlayarak, Anadolu'nun iki önemli yerleşme bölgesi olan, Kayseri Kapadokya'sı ile kuzeyde Tokat'ın (COMANA) merkezi olduğu Pontika Kapadokya'sını ele geçirirler. Ancak yörede güçlü bir devlet kuran Pontus kralları MİTHRİDAT' lar Roma'ya şiddetle direnmişlerdir. M.Ö. 47 de, SEZAR orduları ile Zileye gelir. 5 aat süren savaş sonunda Pontus kralı 2. PHARNAKES'i yener. "Geldim, gördüm, yendim." dediği, tarihe mal olan sözcüklede Zile'deki başarısını özetler. Tokat (COMANA), Niksar ( NEOCAESAREA), Sulusaray (SEBASTOPOLİS), Zile(ZELA) M.S. 5. yüzyıla kadar birer Roma eyalet şehri olmuşlardır.
4. Yüzyıl sonunda Roma imparatorluğu yıkılır. Doğuda devam eden yeni Bizans imparatorluğu, Roma devlet düzenine sahip çıkar. Ancak genç Roma kültür ve sanatını hiristiyan dini ile yorumlar, kendine özgü, yepyeni bir uygarlığı tüm Anadoluya yayar. 1000 yıl gibi uzun süren Bizans egemenliği, hristiyanlığı Anadolu'da himaye etmiş, kurumlaştırmıştır. Tokat ve Niksar Pontika Kapadokyası'nın piskoposluk merkezleri olmuştur.
1071 yılına geldiğimizde, 600 yıldır devam eden Bizans gücünün, Selçuk ve Danışment Türkleri karşısında gerilemeye başladığını görüyoruz.
11. yüzyıldan 14. yüzyıl sonuna kadar geçen 300 yıl, Anadolu'da, birçok devletin kaderini belirleyen, karmaşık ve amansız mücadelelerle doludur. Tarihçiler için en bol kaynağında bu devirde yaratıldığını görüyoruz.
12. yüzyılda, Bizans imparatorluğu giderek güçlenen Türk-İslam devletleri karşısında çökmeye başlamıştır. Selçuklular doğu ve orta Anadolu'yu, Danişment'ler merkezi Sivas ve Niksar olan kuzey anadolu'nun iç bölgelerini ele geçirirlerken, kutsal topraklara ulaşmak isteyen Haçlı orduları, dört bir yandan Anadolu'ya çıkarlar. Bizans, Selçuk, Danişment, Haçlı çatışmaları derken, arkasından Moğol akınları silindir gibi gelerek, Anadolu'ya girerler. Yöremiz dost ve düşmanın karıştığı tam bir savaş ve güç arenasına döner. Bu arada, Anadolu'da kurulu pek çok küçük hiristiyan krallık ve beylikleri de büyüklerin ayakları altında ölüm-kalım mücadelesi vermektedirler.
13. yüzyıl sonuna kadar sürüp giden ve hareketli dönemde, aynı gün el değiştiren kentler, yıkılıp yıkılmış, sabah cami olan yer akşam kilise ertesi sabah tekrar camiye dönüştürülmüştür. Ayaklanmalar, kanlı hanedan ve taht kavgaları, ihanet ve servet çatışmaları ile Anadolu'da yer yerinden oynamıştır.
Bu dönemin en önemli uygarlığı şüphesiz Selçuk Türklerinin Anadolu'da yarattığı hamanist kültür, sanat, bayındırlık, mimarlık ve bilimsel çalışmalardır. Tokat yöresinde hemen yüzyüze geldiğimiz, özü güzellik ve sabır olan bu uygarlık, mücadelerle geçen 2. yüzyıl gibi kısa zamanda Anadolu'nun her yanına yayılabilmiştir.
13. Yüzyıl, Acımasız Moğol Hanları yüzbinlerce Anadolu insanını kılıçtan geçirmektedirler. İslam-Hiristiyan herkesin can derdine düştüğü bu yıllarda, yıkılmaya başlayan Selçuklu hanedanını kurtarma çareleri arayan "MUİNEDDİN PERVANE'nin Moğollarla anlaşması, Tokat'tan devleti 15 yıl akıl almaz entrikalarla yönetmesi, Sultan RÜKNEDDİN KILIÇARSLAN'ı boğdurup yerine GIYASETTİN KEYHÜSREV'i geçirmesi, mecalsiz Selçuklu devletinin çöküşü, İlhanlı Hanı OLCAYTON'un doğu Anadolu'yu işgali, İran Moğollarının, ERTANA beylerinin Tokat ve yöresindeki hakimiyeti, KADI BURHANETTİN dönemi, dirayetsizlik, huzursuzluk ve isyanlar. En önemlisi devletin güçlü zamanından sin hristiyanlar tekrar kent, kale ve köylere dönmektedirler. Ahali sahipsiz, şaşkın ve korkulu... Burada Evliya Çelebi'den aldığımız ve Tokat ile ilgili HACI BEKTAŞ VELİ'nin kehanetini verelim.
12. yüzyılda Horasandan gelip Söğut'te Ertuğrul ve Osman Bey'e giderken Tokat kalesinin kafirler tarafından yeniden zapt olduğunu görür ve sümbüllü denilen bağda oturarak "İnşallah yakında yıldırım gibi bir er çıkıp Tokat'ı fetheder" diye kehanette bulunur. Sümbül bağında bir halifesini seccade sahibi ederek bırakır. O zat hala "SÜMBÜLLÜ BABA " adıyla meşhur bir kutup olup orada gömülüdür.
Hacı Bektaş Veli'nin kehaneti 175 yıl sonra doğru çıkar. 1392 de YILDIRIM BEYAZIT Tokat'ı tüm çevresi ile Osmanlı birliğine dahil eder. Yükselme devrinde Selçukluların bıraktığı yerden başlayan Osmanlılar Tokat'ı önemli bir ticaret ve kültür merkezi haline getirirler. Günümüzde de kullanılan pek çok tarihi anıt, üç asır süren bu yükselme yıllarında yapılmıştır. Sayısız saray, han, mederese ve zaviyenin yer aldığı Tokat'ta başta MOLLA LÜTFİ, İBN-İ KEMAL, MOLLA HÜSREV gibi alimler olmak üzere pek çok devlet adamı, sanatçı, bilim adamı, tarihçi, bektaşi ve mevlevi alimleri bu çağlarda yetişmiş, Osmanlı İmparatorluğunun yükselmesinde ve birliğinde önemli katkıları olmuştur.
17. Yüzyılın bitimi ile beraber gerileyen imparatorluk döneminde Tokat olumsuz etkilenmiş, gelişme ve canlılığını yitirmiştir.
20. Yüzyıl başlarında Birinci Dünya Savaşının acı günlerini yaşayan Tokat 1920 Sevr anlaşması ile parçalanmış Anadolu'dan arta kalan bir avuç Türk bölgesi içinde kalmıştır.
İLİMİZİN COĞRAFİ YAPISI
Tokat, Orta Karadeniz Bölgesinin iç kesiminde yer alan, tarihi kültürel ve doğal güzelliklerini koruyarak günümüze kadar taşıyan ender bir Anadolu şehridir.
Kuzeyinde Samsun, Kuzeydoğusunda Ordu, Güney ve Güney Doğusunda Sivas, Güneybatısında Yozgat, Batısında Amasya, topraklarıyla çevrili olan ilimiz, Yeşilırmak’ın bereketli vadisinin üzerinde kurulmuş olmasının verdiği avantajıyla, tarihi boyunca önemli bir yerleşim merkezi olma özelliğini göstermiştir.
Tokat’ın merkez ilçesi güneyde yüksek kesim, orta kesim ve kuzeyde aşağı kesim olmak üzere üç bölüm halinde kümelenmiştir.
Tokat, 1923 yılında il olmuş, Erbaa, Niksar, Reşadiye, Zile ilçeleri bağlanmış, 1943 yılında Taşova, 1944’te Artova ve Turhal, 1954 yılında Almus, 1987 yılında Pazar ve Yeşilyurt, 1990 yılında Sulusaray ve Başçiftlik ilçeleri kurulmuştur.Tokat’a bağlı Taşova ilçesi, 1953 yılında Amasya’ya bağlanmıştır.
İlimizde merkez ilçe dahil 12 ilçenin yanında 65 belde ve 609 köy mevcuttur.2000 yılında yapılan nüfus sayımına göre il toplam nüfusu 828027 olup, bu nüfusun 113.100’ü merkez ilçede yaşamaktadır.
DAĞLARI
Genellikle ırmakların açıldıkları yerlerde ova ve yaylalar, yaklaştıkları yerlerde ise Karedenize parelel uzanan sıradağlar şeklinde devam ederler. Doğuya doğru gidildikçe dağlar birbirlerine çok yaklaşırlar ve yükseklikleri de artar. Rakımı 188 m. den 2870 m. ye kadar değişen yükseklikler arasında yer alan dağlar;
Mamu(1779 m.),Yaylacık(1620 m.),Deveci(1892 m.),Bugalı(1945m) Dumanlı (2200 m.),Çamlıbel (2020 m.),Akdağ (1900 m.)
OVALARI
Her türlü tarım yapılabilen bereketli ovalar, ilin dört bir yanına dağılmıştır.
KAZOVA : Tokat Turhal arasında, yer alan ve Yeşilırmağın suladığı ova 20.000 hektardır.
OMALA OVASI: Gümenek regülatörü ile Omala köyü arasında kalan, 3200 hektar genişliğindeki sulak alandır.
TURHAL OVASI: Turhal ve civarında, Yeşilırmağın geniş kıvrımlar yaparak Amasya istikametinde daraldığı, Dazya deresi önlerine kadar devam eder. 4500 hektar genişliğindedir.
NİKSAR OVASI: Kelkit ırmağının Fatlı kesiminde, Mansap istikametinde, talazan köprü boğazına kadar devam eder, 8000 hektar genişliğindedir.
ERBAA OVASI: Kelkit ırmağının Tepekışla önünden başlayıp, Kale boğazına kadar devam eder. 6500 hektar genişliğindedir.
ARTOVA OVASI: Günçalı köyü boğazından başlıyarak, Çekerek suyunun Çamlıbel bucağını takiben, Sulusaray önlerine kadar devam eden büyük bir ovadır. 15.000 hektar genişliğindedir.
ZİLE OVASI: 2000 hektarlık Maşat ovası, 2000 hektarlık Iğdır ovası ve Yeşilırmak'ın kolu Hotan deresinin iki yanında yer alan, 6000 hektarlık ovalarla birlikte toplam 10.000 hektardır.
Bu ovalarda tahıl, şekerpancarı, tütün başta olmak üzere her çeşit meyve, sebze ve ayçiçeği yetiştirilmektedir.
YAYLALARI
Tokat ilindeki yaylalar, Devlet orman sınırları içerisinde korumaya alınan alanlar içerisinde yer almaktadır.
Bunların başlıcaları, Tokat'ta, Topçam, Batmantaş, Muhat ve Dumanlı yaylaları, Reşadiye'de Seleman, Bozçalı ve Kızılcaören yaylaları ile Niksar'da Çamiçi yaylasıdır.
BARAJ ve GÖLLERİ
ZİNAV GÖLÜ: Reşadiye ilçesinin Yolüstü (Meğedüm) köyüne 3 km. mesafede tatlı sulu bir göldür. Gölü besleyen bir dere vardır. Yüzeyi takribi 1,5. km".dir. Mansap'tan boşalan ayakla Kelkit ırmağına ulaşır. Batak yerleri yoktur. Ortalama derinlik 10-15 m. arasında değişmektedir. Etrafı korunmaya alınmış ormandır. Kızılkanat denilen çok lezzetli balıkları vardır.
GÜLLÜKÖY GÖLÜ: Reşadiye ilçesinin aynı isimle anılan köyündedir. Büyük bir göl olup, yüzeyi 16.5 km".dir. Yan derelerden gelen sızıntı sular ve kış suları ile beslenir. Ortalama derinlik 7 m. dir. Suyu tatlıdır.
Bunun dışında Almus Barajı Belpınar, Bozpınar, Bedirkale, Akbelen, Akınköy , Sulugöl, Koçaş, Aşagığüçlü, Ortaören, Boldacı, Üçyol, Kızık, Güzelbeyli, Büğet göl ve barajları bulunmaktadır.
AKARSULARI
Tokat ili topraklarını Yeşilırmak ve kolları sulamaktadır.
TOZANLI KOLU: Köse dağının 2801 m. rakımlı batı versanlarından çıkar. Karacan ve Tekeli dağları arasındaki vadilerden geçerken, birçok yan dereleri alarak 365 km. de Almus Baraj gölüne gelir. Daha sonra Dönek ve Mamu dağları arasındaki 12 km. lik boğazdan geçerek Omala ovasına girer. Buradan Kazova'ya açılır. Gümenek regülatöründen Turhal'a kadar birçok yan dereleri alır. (Behzat deresi gibi.) Kazova'dan sonra Turhal ovasına girer. Burada Gülüt ve Hotan yan derelerini alır. Turhal ovasından sonra takriben 30 km. lik bir boğaza girer. Amasya ilinde Gendingen ovasında Çekerek kolu ile birleşir. Uzunluğu 468 km. dir.
KELKİT KOLU: Erzincan'ın Kuzeyinde Sipikör, pülür, Otlukbeli, Sarhan ve Balaban dağlarından doğan ufak derelerin, Kelkit kasabası civarında birleşmesi ile meydana gelir. Yusuf Bey köprüsü ile Tokat'a girer. Fatlı köprüsüne kadar dar bir vadide kuzeybatı doğrultusunda akarak, Niksar ovasına girer. Kuzeybatı doğrultusunda akmaya devam edip, Erbaa ovasını katederek bu ovanın kuzeyindeki kale boğazında, Kale köyü güneyinde Yeşilırmakla birleşir. Boğazdan Samsun İline geçer Uzunluğu 373 km. dir.
ÇEKEREK KOLU: Çamlıbel dağlarından doğan Kızık, Dinar, Çalı ve Kavak tepelerinden doğan Finize derelerinin Çamlıbel bucağı dolaylarında birleşmesi ile meydana gelir. Artova'da güneybatı doğrultusunda akar. Musaköy civarında güneyden gelen Karadere kolunu alır. Sulusaray'dan itibaren, dik yamaçlı dar bir boğaza girip, buralarda Gergümez, Gündelen, ve Akdağmadeni dereleri ile birleşir. Yangı köyünden kuzeye dönüp, Çellokışla önünde İsa deresi ile birleşip, Kaleboğazı baraj yeri ve daha sonrada Kazankaya baraj yerine gelir. Buradan sonra vadisi genişler ve Geldigen ovasına açılır. Bekdemir köprüsü civarında Çorum'dan gelen Çat deresi ile birleşir. Amasya Kayabaşı mevkiinde, Yeşiilırmak ile birleşip Karadeniz'e ulaşır. Uzunluğu 276 km.dir.